Anasayfa Hikayeler Bel’am Kıssası ve Mücevheri Taşa Değişenler

Bel’am Kıssası ve Mücevheri Taşa Değişenler

tarafından Nasihatler.Com
4 dakika Okuma süresi
A+A-
Orjinale Dön

Bel’am Kıssası ve Mücevher i Taşa Değişenler

Bel’am fazilet ve marifet sahibi bir zat idi. Rivayetlere göre tam dört yüz yıl gece gündüz Cenab -ı Hakk’a ibadet etmiş, yine rivayetlere göre Allah Teala’nın vahdaniyetine dair yedi yüz kitap telif etmişti. Ayrıca Allah’ın en büyük ismi olarak bilinen İsm-i Azam’ı biliyor, bu isim hürmetine yaptığı her dua kabul olunuyordu. Bel’am onlara dedi ki:

– “Yanlarında melekler bulunan bir peygambere ve ona inanan müminlere beddua etmek olur mu?”

Fakat ısrarla onu bu işe çekmek isteyenlerin çabaları sonunda netice verdi. Karısına onu kandırması için birçok hediyeler verdiler. O da bir yolunu bulup, Bel’am’ı beddua etmesi gerektiğine inandırdı.

Bel’am İsrailoğulları’nı görebileceği yüksek bir tepeye çıktı. Onlara doğru yöneldi ve bedduaya başladı. Her yaptığı beddua kendi aleyhine dönüyor, bunu itiraf ediyor, fakat bir türlü vazgeçmiyordu. Nihayet o hale geldi ki, beddua eden dili uzadıkça uzamış, ağzına sığmaz olmuş, köpek gibi solumaya başlamıştı. Artık İsm-i Azam duasını da okuyamıyordu, çünkü unutturulmuştu.

Bel’am’ın bu durumu ayet-i kerimede şöyle anlatılır:

“(Ey Muhammed!) Onlara (sana inanmayan yahudilere ) kendisine ayetlerimizden bir takım hikmetler verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku.

Dileseydik elbette onu bu ayetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte ayetlerimi yalanlayan (onları hiçe sayan her) kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler.

Ayetlerimizi yalanlayan ve kendilerine zulmetmiş olan kavmin durumu ne kötüdür!” ( A’raf 175–177)

Deveyi yardan atan bir tutam ot

İşte Bel’am’ın acıklı hikayesi. Hani derler ya, “Bir tutam ot deveyi yardan atlatır.” İsrailoğulları‘nın ulularından Bel’am’ın durumu işte bu deyişe tam uyar. Geçici dünyalıklar uğruna sahip olduğu irfan ve fazileti çiğnedi, iman ve ahlak kaftanından sıyrıldı ve şeytana oyuncak oldu. Ne hazin !.. Mevlana’nın dediği gibi:

“Ten ağacına kurt düştü. Onu söküp ateşe atmak lazım. Yolcu, kendine gel kendine! Vakit geçti, ömür güneşi ikindiye indi. Bu iki günceğizinde olsun, kuvvetin varken kocalığını hak yoluna sarf et. Elinde kalan şu kadarcık tohumu olsun ek de bu iki anlık müddetten uzun bir ömür bitsin. Bu aydın çerağ sönmeden kendine gel de hemen fitilini düzelt, yağını tazele. Yarın yaparım deme, nice yarınlar geçti. Ekin zamanı tamamıyla geçmesin, uyanık ol! Nasihatimi dinle…”

İşte Bel’am.. Dünyevî çıkar ve hesaplar için Allah’ın dinine aykırı düşen bir ilim adamı.. Zulmün, haksızlığın, baskının sembolü nasıl Firavun ise, insanları “Allah adını kullanarak”’ aldatan, heva ve heveslerini tatmin için tevhid akidesini tahrip eden ilim adamları da Bel’am’dır .

Yani Allah adını kullanarak aldatan, Kur’an’daki ifadeyle “köpek sıfatlı” kimselerin ortak ismi Bel’am’dır . Bu sıfattaki kimseler, Allah’ın indirdiği hükümlerin bir kısmını kabul, bir kısmını çeşitli bahanelerle geçiştirirler.

İmam Rabbanî k.s.’ nin de bu hususta bir uyarısı vardır: 33. Mektup. İmam Rabbanî Hazretleri bu mektubunda, dünya muhabbetinin esiri ve şöhret tutkunu olan alimleri kınamış, Allah katında çok değerli olan ilimlerini dünyevî ihtirasları ve menfaatleri uğruna kullandıklarından dolayı onları “zararlı, kötü alimler” diye nitelendirmiştir.

Şeytanı işsiz bırakmak

İlim rütbesi gerçekten çok büyük bir rütbedir. Alimlerin Allah katında ne kadar kıymetli olduğuna hiç şüphe yoktur. Kur’an–ı Kerim’de “Kulları içinde Allah’tan hakkıyla ancak alimler korkar.” ( Fatır , 28) buyrularak, Allah Teala’nın ilme ve alime ne derece önem verdiği tek bir ayetle vurgulanmıştır. Bir hadis-i şerifte de, “Kıyamet günü alimlerin mürekkebiyle şehitlerin kanları tartılacak, alimlerin mürekkebi daha ağır gelecek.” buyrularak yine ilmin kıymetine işaret edilmiştir.

Böylesine yüksek makamlar sahibi olan, uykuları dahi ibadet olarak kabul gören alimler , şayet ilimlerini dinin yücelmesi için değil de isimlerinin ön plana çıkması veya birtakım dünyevî menfaatler için kullanır, dini tahrif etme yoluna giderlerse akıbetleri nice olur?

İlmine, ibadetine, zikrine güvenen, karşılığını bekleyerek amel eden yolda kalır. Ancak Allah’ın sapmaktan, saptırmaktan koruduğu bir Musa’ya karşılık beklemeksizin teslim olan güvende olur. Bel’am’ın kendisine nice olağan üstünlükler elde ettiren ilmi, ibadeti, yine onun mahvına yol açtı. Halbuki gözünü yücelere dikmeden Musa’ya teslim olsaydı, Musa onun hakkında en hayırlı olanı yapar, ebedi saadetine vesile olurdu.

Dünyevî ya da manevi bir şeyler elde etme hırsıyla gayret edip yol göstericilere kulak asmayanlar, şeytanı işsiz bıraktılar. Bu hususta İmam Rabbanî k.s.’ nin mektuplarından birisinde naklettiği bir hikaye şöyledir:

Büyüklerden biri şeytanı avare avare otururken görmüş. Ona böyle boş oturmasının hikmetini sormuş. Şeytan şöyle cevap vermiş:

– Bu zamanın kötü alimleri işimde bana çok büyük destek sağladılar. Benim yerime insanları saptırma işini onlar üstlendiler. Yapacak bir şey yok, bana da böyle oturmak düştü.

İnsan merak etmeden duramıyor, Bel’am tiynetli bunca “alim”in icra-yı sanat eylediği bu devirde şeytan acaba ne yapıyor?

Hüseyin OKUR
Bel’am Kıssası ve Mücevher i Taşa Değişenler

Antika ve Porselen Tamiri | Antika Hastanesi

Bunları da beğenebilirsiniz