Tasavvuf Sohbetleri
Çok Okunuyor

Kapının neresindeyiz?

İnsanları terbiye etmek peygamberlerin mesleğidir. Onları peygamber varisi yapan ise taşıdıkları ilimdir. Onlar Kuran-ı Kerim hakikatini yaşatırlar.

Kapının neresindeyiz?

Allah-u Teala ne yarattıysa bir sebep halk ettirmiştir. Gelen bütün Peygamberler bu sebeplerin arkasındaki Allah-u Tealayı insanlara göstermek için gelmiştir. İşte mürşid-i kâmiller de insan kalbini Allah Teala ile tanıştırıyorlar.

İnsanları terbiye etmek peygamberlerin mesleğidir. Onları peygamber varisi yapan ise taşıdıkları ilimdir. Onlar Kuran-ı Kerim hakikatini yaşatırlar. Kendilerine intisap eden müridlerine verdikleri zikir ilacıyla kalplerini açarlar. Kalbi açılan mürid kainata ibret nazarıyla bakar.

Eşyanın hakikatına mazhar olur. Yeryüzünde Cenab-ı Hakk’ın sıfatlarının tecelliyatını izler ve Yüce Yaratıcısını tanımaya başlar. Allah Teala dostlarını inkar edenlerde bu hal olmaz. Onlar kurandan meal ezberler ve halka anlatır. Mürid ilimsiz de olsa mürşidinden alıb çektiği zikirle kalbindeki marifetullah nuruyla insanlara sohbet eder ve çok tesirli olur.

Allah-u Teala nasıl ki yeryüzünü süslemiştir, yıldızlarla, dağlarla vs. Bu Nakşibendi Tarikatını’da razı olacağı amellerle süslemiştir.

Bu tarikat Allah Teala’ın Ümmeti Muhammed’e bir yardımıdır. Hiç bir mürid mürşidini layıkıyla sevemez, onları hakkıyla seven Allah Teala’dır. Onların kıymetini en iyi bilen Allah Teala’tır. Bu yüzden Allah Teala onların tutan eli olabiliyor, gören gözü olabiliyor.

Bunlar mecazi anlamdadır. Gören gözü derken yani Allah’ın Teala nuruyla bakıyor. Allah Teala hesabına kainata bakıyor. Allah Teala onların konuşan dili olur denmesi onların dinden-şeriattan gayri konuşacak şeyleri olmayışındandır.

Ey şeyhime aşığım diyen mürid!
Sen şeyhinin neyi oldun? Eli olabildin mi? Ayağı olabildin mi? Konuşan dili olabildin mi? Yani her hareketinde mürşidinin hakkını gözettin mi? Unutma canım kardeşim, sen gülerek günah işlerken o ağlayarak senin günahlarına tevbe ediyor…. Çünkü bütün insanlar Kabe’yi Kabe’de onların kalbini tavaf ediyor.

Onları inkar eden vicdansızdır, insafsızdır ve mahşerde en çok pişman olacak olanlar kafir-münafık ve Allah Teala dostlarına intisab etmeyi hafife alan müslümanlardır. Sadat-ı Nakşibendi mahşer alanına gelince o münkirler parmaklarını ısıracak “İşte bu Adıyaman Menzil de bize bahsedilendi..” deyip ah çekeceklerdir.

Bu satırları yazan köleniz İsmail saygıyla sizi selamlar dua bekler. Çok çalışalım gayret edelim Allah Teala ile aramız iyi olsun ki duaları makbul olanlardan olalım. Şeyhimiz bizimle övünsün. Peygamber Efendimiz karşısına yüzümüz ak çıkalım ve Alemlerin Rabb’i de bizimle meleklere karşı övünsün. Rabbimiz bizi mahçub etmesin. Amin…

Molla İsmail
Kapının neresindeyiz?
Nasihatler
Himmet
Mürşid ile Tevbeye Mecbur muyuz?
Gavs Hazretlerinin Seceresi

Antika ve Porselen Tamiri | Antika Hastanesi

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu