İdris Peygamber

İdris Peygamber

Peygamberliği: İdris Peygamber, Hz. Şit‘in torunlarındandır. Şeceresi, beş nesilde Hz. Şit’e dayanır.
İdris (a.s.)ın, İbranice Tevrattaki ismi Henuh veya Uhnuh’dur. Hz. Idris, Hz. Şitten sonra peygamber olarak gönderilmiştir.

Kur’ân-ı Kerim’de ismi geçen peygamberlerdendir. Babasının adı Yerd, annesinin adı Berre veya Eşvet’tir. Bâbil’de veya Mısır’da Mûnif denilen yerde doğduğu rivayet edilmiştir.

Hz. İdris’e otuz sayfalık bir Suhuf indirilmiş, O da bu suhufta hakikatları okuyup anlatarak kavmini hakka ve hidayete davet etmiştir. Fakat insanların çoğu onu dinlememiş, ancak, pek az kimse iman ve itaat etmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de İdris (a.s.)ın ismi dört ayette zikredilmektedir.

Bunlardan ilk ikisi, peygamberliğini, doğruluğunu ve yüce bir mertebeye yükseltildiğini; öteki ikisi de, sabrını, kavuştuğu rahmet ve iyiliği açıklamaktadır.

İdris Peygamberin kavmi ile olan tevhid mücadelesi ve kavminin durumu hakkında, bunların haricinde, teferruatlı, sahih bîr malumata sahip değiliz. Bazı rivayetler varsa bile, bunlar da. İsrailiyat ve hurafelerden salim değildir.

Terzilerin Piri İdris Peygamber

Rivayete göre yeryüzünde ilk defa kalemle yazı yazan Hazreti İdris Peygamber (a.s.)dır. Bundan başka, İdris Peygamber’e gelinceye kadar, insanların sırtlarına post ve deri giydikleri, iğne ile dikilen elbiselerin giyimine ilk defa Hazreti İdris ile başlandığı da rivayetler arasındadır.

Bunun içindir ki, “Terziler İdris Aleyhisselâmı kendilerine pîr kabul etmişlerdir.” Zaten Cenab-ı Hak, Peygamberleri insanlara manevî yönden birer imam olarak gönderdiği gibi, maddi terakkileri için de önder tayin etmiştir.

Bütün dinlerde peygamberlere mutlak olarak tabi olma emri vardır. Peygamberlerin manevi kemalâtları ve ettikleri nasihat, insanların manevi hayatlarını tanzim ettiği gibi, mucizeleri de, peygamberliklerini münkirlere tasdik ettirmek gayesinin yanı sıra, geleceğin insanlarını onların benzerlerine yetişmeye ve taklitlerini yapmaya bir teşvik manasını da taşımaktadır.

Hattâ denilebilir ki, manevi kemalat gibi maddi terakkileri ve harikaları dahi, en evvel mucize eli insanlığa hediye etmiştir. Meselâ; Hazreti Nuh’un bir mucizesi olan gemisi ve Hazreti Yusuf’un bir mucizesi olan saati, Hazreti Davud’un bir mucizesi olan demiri ısıtmadan hamur gibi yumuşatması ve eritmesi.

İşte bütün bunlar, en evvel peygamberlerin mucizeleri eliyle insanlığa hediye edilmiştir. Sanatkârların çoğunun, sanatlarında bir peygamberi pir edinmelerinin sebebi de budur. Meselâ gemiciler, Hazreti Nuh‘u, saatçiler Hazreti Yusuf’u, terziler de Hazreti İdris’i pîr kabul ederler.

Hazreti İdris Peygamber’in Semaya Çekilmesi

İdris Aleyhisselâm’ın, Hazreti Âdem’le, Hazreti Şit gibi yeryüzünde vefat ettiği sabit değildir. Meryem Suresinin, “Biz O’nu yüksek bir mekâna kaldırdık.” mealindeki ayet-i kerimesini tefsir eden müfessirler, İdris aleyhisselâmın, Hazreti İsa gibi semaya çekildiğini ifade etmişlerdir.

Resûlullâh (a.s.m) efendimiz de miraç gecesinde Hazreti İdris’i dördüncü kat semada gördüklerini bir hadis-i şeriflerinde beyan buyurmuşlardır.

Bu arada, Idris (a.s.) şu anda hayatta mıdır, değil midir? Şeklinde devam edegelen ilmi bir ihtilâfa da temas etmeyi uygun görüyoruz. Hazreti İdris gibi semaya refedilen diğer bir peygamber de, Hazreti İsa (a.s.) dır. Her ikisi de halen semâda ve hayattadırlar.

Ancak bizim anladığımız manada bizim hayatımız gibi bir hayat yaşıyor değillerdir. Bu hususu iyi anlayabilmek için kaç çeşit yaşama şekli olduğunu bilmek gerekir. Üstat Bediüzzaman Said Nursi’ye göre, yaşamak, hayatta olmak, sadece insanların hayat tarzından ibaret değildir. Beş çeşit hayat mertebesi vardır:

Birincisi: Bizim hayatımızdır ki, bir çok kayıtlarla sınırlıdır. Meselâ: Yemeden, içmeden yaşayamayız .

İkinci hayat mertebesi: Hz. Hızır ile Hz. ilyas’ın (a.s.) yaşayış şekilleridir ki, bu mertebede bulunanlar, bizim gibi yeme içme mecburiyetinde değillerdir, istedikleri zaman yerler, içerler. İstedikleri zaman da bunları terk ederler. Beşerî ihtiyaçlara muhtaç değillerdir. Bir anda istedikleri yerde bulunabilirler.

Üçüncü hayat mertebesi ise: Bahsinde bulunduğumuz Hz. İdris’le İsa Aleyhisselâm’ın yaşadıkları hayat mertebesidir ki, bu iki peygamber beşeriyet ihtiyaçlarından sıyrılıp bir nevi melek hayatı gibi bir hayata girerek nuranî bir letafet kesbetmişlerdir.

Dünyevî cisimleriyle semâda bulunurlar.Bir kısım müfessirlerin, “Hayatta olan dört peygamber vardır. Bunların ikisi yerde, ikisi de göktedir. Yerdekiler, Hazreti Hızır î!e Hazreti İlyas; göktekiler ise, Hazreti İdris ile Hazreti İsa’dır.” demeleri bu mânâyı desteklemektedir.

Dördüncü hayat mertebesi: Şehidlerin hayat tabakasıdır.

Beşincisi: Kabir ehlinin ruhani hayatlarıdır.

Antika ve Porselen Tamiri | Antika Hastanesi

Başa dön tuşu