Anasayfa Sesli Kuran-ı Kerim Hakka Suresi (69.sure)

Hakka Suresi (69.sure)

“Kıyamet” diye çevirdiğimiz hakka kelimesi, hak kelimesinden türemiş bir isimdir.

tarafından Nasihatler.Com
4 dakika Okuma süresi
A+A-
Orjinale Dön

Hakka Suresi

Kuranı Kerim’in 69.suresi olan Hakka Suresi
Mekke’de nâzil olan bu sûre, 52 ayettir. Adını, ilk âyetindeki “el-hâkka” kelimesinden almıştır. “Hâkka”ya değişik manalar verilmiştir. “Hak” kökünden geldiği için, hepsinde hak ve hakikat manası vardır. Daha çok “kıyamet” manası verilmektedir.

“Kıyamet” diye çevirdiğimiz hakka kelimesi, hak kelimesinden türemiş bir isimdir. Hak ise sözlükte, “gerçek, sabit ve doğru olmak, gerekmek; bir şeyi gerçekleştirmek; bir şeyi kesin olarak bilmek” gibi mânalara gelmektedir. İsim olarak “gerçek, sabit, doğru, varlığı kesin olan şey” anlamlarında kullanılan hak kelimesi genellikle bâtılın zıddı olarak gösterilmiştir. Kıyamet kesin olarak gerçekleşeceği ve bu sayede insanlar dünyada yapıp ettiklerinin gerçek değerini kavrayacakları ve sonuçlarını görecekleri için ona da “Hâkka” ismi verilmiştir. Surenin ilk üç âyeti gerek üslûp gerekse anlam olarak kıyamet olayının büyüklüğüne ve şiddetine işaret ettiği gibi ne zaman meydana geleceğinin bilinemeyeceğini de göstermektedir.

Müfessirlerin büyük çoğunluğu hâkka kelimesine “kıyamet” anlamı vermiş olmakla birlikte bu âyetlerin ardından dünyada azaba uğramış kavimlerin anılmasından hareketle hâkka kelimesinden, Hz. Peygamber’e isyan eden Kureyş’in başına gelecek olan azabın kastedildiği ve bu azabın dehşet ve şiddetine dikkat çekildiği görüşünde olanlar da vardır.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla.

  1. Gerçekleşecek olan;
  2. (Evet) nedir o gerçekleşecek olan?
  3. Gerçekleşecek olanın (kıyametin) ne olduğunu sen nereden bileceksin?
  4. Semûd ve Ad kavimleri, kapılarını çalacak felâketi (kıyameti) yalan saymışlardı.
  5. Semûd’a gelince: Onlar pek zorlu (bir sarsıntı) ile helâk edildiler.
  6. Ad kavmi ise, uğultulu, kasıp kavuran bir fırtına ile mahvedildiler.
  7. Allah onu, ardarda yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün.
  8. Şimdi onlardan arda kalan bir şey görüyor musun?
  9. Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilen beldeler halkı (Lut kavmi) hep o günahı (şirki) işlediler.
  10. Böylece Rablerinin peygamberlerine karşı geldiler, O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.
  11. Şüphesiz, su bastığı vakit sizi gemide biz taşıdık;
  12. Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve belleyici kulaklar onu bellesin diye.
  13. Artık Sûr’a bir tek defa üflendiği,
  14. Yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine tek çarpışla çarpılıp darmadağın edildiği zaman,
  15. İşte o gün olacak olur (kıyamet kopar).
  16. Gök de yarılır ve artık o gün o, çökmeye yüz tutar.
  17. Melekler onun (göğün) etrafındadır. O gün Rabbinin arşını, bunların da üstünde sekiz (melek) yüklenir.
  18. (Ey insanlar! ) O gün (hesap için) huzura alınırsınız; size ait hiçbir sır gizli kalmaz.
  19. Kitabı sağ tarafından verilen:” Alın, kitabımı okuyun” der.
  20. ” Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum.”
  21. Artık o, hoşnut kalacağı bir hayat içindedir,
  22. Yüce bir cennette,
  23. Meyveleri sarkmış halde.
  24. (Onlara denir ki:) Geçmiş günlerde işlediklerinize (iyi amellerinize) karşılık, âfiyetle yeyin, için.
  25. Kitabı sol tarafından verilene gelince,der ki:” Keşke, bana kitabım verilmeseydi!”
  26. “Şu hesabımın ne olduğunu bilmeseydim!”
  27. Keşke onunla (ölümümle) her iş olup bitseydi!
  28. Malım bana hiç fayda sağlamadı;
  29. Saltanatım da benden (koptu), yok olup gitti.
  30. Onu yakalayın da, (ellerini boynuna) bağlayın;
  31. Sonra alevli ateşe atın onu!
  32. Sonra da onu yetmiş arşın uzunluğunda bir zincir içinde oraya sokun!
  33. Çünkü o, ulu Allah’a iman etmezdi,
  34. Yoksulu doyurmaya teşvik etmezdi.
  35. Bu sebeple, bugün burada onun candan bir dostu yoktur.
  36. İrinden başka yiyecek de yoktur.
  37. Onu (bile bile )hata işleyenlerden başkası yemez.
  38. Görebildikleriniz üzerine yemin ederim,
  39. Ve göremediklerinize ki,
  40. Hiç şüphesiz o (Kur’an), çok şerefli bir elçinin sözüdür.
  41. Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuz!
  42. Bir kâhin sözü de değildir (o). Ne de az düşünüyorsunuz!
  43. (O), âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.
  44. Eğer (Peygamber) bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı,
  45. Elbette onu kıskıvrak yakalardık.
  46. Sonra onun can damarını koparırdık (onu yaşatmazdık).
  47. Hiçbiriniz buna mâni de olamazdınız.
  48. Doğrusu o (Kur’an), takvâ sahipleri için bir öğüttür.
  49. İçinizde (onu) yalan sayanlar bulunduğunu şüphesiz bilmekteyiz.
  50. Muhakkak o, kâfirler için bir iç yarasıdır.
  51. Ve o, gerçekten kat’î bilginin ta kendisidir.
  52. O halde, ulu Rabbinin adını yüceltip noksanlıklardan tenzih et.

Hakka Suresi

Antika ve Porselen Tamiri | Antika Hastanesi

Bunları da beğenebilirsiniz