Adab-ı S.Abdulhakim el Hüseyni-Minhacü's seni

Rabıta Nedir?

Rabıta, fenafillah makamına ulaşmaya, huzur ve birliğin oluşmasına vesiledir. Çünkü biz, Allah Teala'nın buyruğu üzere vesile aramakla emrolunduk

Şeyh Yakub-i Çerhi (KS) anlatıyor:
“Şah-ı Nakşibend’e (KS) intisap etmeden önce kendisine karşı derin bir muhabbetim vardı. Buhara’nın büyük âlimlerinden fetva vermeye icâzet aldıktan sonra memleketime dönmeye karar verdim. Bir gün tevafuken Şah-ı Nakşibend (KS) ile karşılaştım. Ona mütevazi bir şekilde,

-“Beni gönlünüzden eksik etmeyin,” dedim. O,
-“Gideceğin zaman mı yanıma geliyorsun”, dedi. Ben de,
-“Sizi çok seviyorum” (diyerek özür diledim). Bana,
-“Hangi yönden seviyorsun”, sorusunu yöneltince şu cevabı verdim:
-“Siz bütün insanların çokça kıymet verdiği ve kabul ettiği bir zatsınız. Bundan dolayı, deyince Şah-ı Nakşibend (KS),
-“Bundan daha iyi bir delil getirmelisin, halkın bu teveccühü şeytanî olabilir”, buyurdu. Bunun üzerine ben,

-“Hak Teâlâ bir kulunu sevdiğinde onun sevgisini kullarının gönlüne düşürür ve o kullar o kişiyi sever” hadis-i şerifini hatırlattım. Bu cevabım karşısında tebessüm ederek,
-“Biz Azizânız”, buyurdu.

İlgili Makaleler

Bu söz, beni çok etkiledi. Halim değişti. Çünkü bir ay önce bir rüya görmüştüm. Rüyamda biri, “Azizân’ın müridi ol” diyordu. Ben bu rüyayı unutmuştum. Şah-ı Nakşibend’in (KS) bu sözü, bana bu rüyamı hatırlattı. Ben tekrar,
-“Beni hatırınızdan çıkarmayın”, diye talepte bulundum. Bunun üzerine,
-“Biri Azizân hazretlerinden böyle bir talepte bulunmuş. Azizân hazretleri ona, ‘Gönülde başkasına yer yoktur. Bana bir şey bırak ki onu gördüğümde seni hatırlayayım!’ buyurmuştur, dedi ve şöyle devam etti:

-“Sende bana bırakabileceğin bir şey yoktur. Şu sarığı al ve sahip çık. Onu her gördüğünde beni hatırlarsın. Her hatırladığında da beni bulursun.”

İmâm-ı Rabbânî (KS) şöyle buyurmuştur:

-“Müridin zorlanmadan şeyhe rabıta yapabilmesi, mürşid ile mürid arasında tam bir münasebete işaret eder. Aralarındaki bu münasebet, faydaya sebep olur. Zaten rabıta yolundan daha yakın bir yol yoktur. Ne mutlu bu saadete kavuşmuş olana!”

Mürşid Rabıtasının Çeşitleri

Bu rabıta, vefat etmiş kâmil mürşid ve hayatta olan kâmil mürşid rabıtası olmak üzere iki kısma ayrılır. Vefat etmiş kâmil mürşid rabıtası da iki kısma ayrılır:
1. Sûret/tasavvur rabıtası: Bu, akşam ve yatsı namazları arasında yapılan rabıta gibidir. Bu rabıta, şeyhi vefat etmiş olan şeyhe ve seyr-i sülûkunu tamamlamış ve şeyhi vefat etmiş müride özeldir. Bu mürid, başka bir mürşide intisap edene kadar vefat etmiş şeyhini rabıta eder. En kısa sürede de bir mürşide bağlanması gerekir.

2. İstimdad rabıtası: Bu rabıtada mürid, vefat etmiş şeyhin ruhaniyetini tasavvur eder. Kendisinin onun huzurunda âciz ve teslim olmuş bir şekilde durduğunu ve ondan kendisine himmet ve tasarrufta bulunması için hayatta olan mürşidine istirhamda bulunmasını ister.

İstimdad rabıtası birkaç yerde yapılır:

1. Hatmede sâdât-ı kirâmin [kuddise sırruhüm] isimleri zikredilirken,
2. Virdde sekiz adet Fâtiha’yı okuyup sevabını sâdât-ı kirâma [kuddise sırruhüm] hediye ederken,
3. Nakşibendiyye tarikatındaki sekiz şartta sekiz adet Fâtiha’yı okuyup sevabını sâdât-ı kirâma (KS) hediye ederken,
4. Salihlerin kabirlerini ziyaret ederken.

Hayatta olan kâmil mürşid rabıtası üç kısma ayrılır:

1. Hayalî rabıta: Bu rabıta, müridin arkadaşlarıyla konuşurken veya yemek yerken ya da buna benzer durumlarda bile devamlı şeyhinin yanında olduğunu düşünmesidir.
2. Suret/tasavvur rabıtası: Bu rabıta, ramazan ayı dışında müridin akşam ve yatsı namazları arasında yapması gereken rabıtadır. Ramazan ayında ise öğle ve ikindi namazları arasında yapılır.

Suret / tasavvur rabıtasının yapılış şekli:

Mürid, kıbleye dönerek namazdaki teverrük oturuşunun aksi şekilde oturur. Gözlerini kapatır ve yirmi beş defa veya daha fazla “estağfirullah” der. Sonra şeyhinin suretini gözünün önüne getirir. Allah Teâlâ’dan ikram olarak arşından gelen bir nurun sütun şeklinde şeyhinin üzerine yağdığını ve onu kapladığını hayal eder. Mürid kalbini temizleyebilmek için bu nura muhtaç olduğunu düşünür.

Bu nurdan kıl kadar ince bir nurun ağzından kalbine ya da direkt kalbine geldiğini hayal eder. Bu nuru rabıtayı bitirene kadar düşünür. Daha sonra yirmi beş defa veya daha fazla “estağfirullah” diyerek rabıtayı sonlandırır ve gözlerini açar. Kadınlar ise şeyhin suretini değil, yalnızca halis bir nur düşünür. Rabıtanın müddeti en az beş dakikadır. Bu müddetten az olursa rabıta geçerli olmaz. En çoğu ise yatsı vaktine kadardır. Rabıtayı kaçıran kimse kaza etmez.

3. Huzur rabıtası: Bu rabıta, müridin kendisini terbiye eden şeyhinin huzurundayken yaptığı rabıtadır. Bu rabıtanın yapılışı da şeyhi hayal etme hususunda suret rabıtası gibidir. Fakat suret rabıtasında şart koşulan âdaplar bu rabıtada şart değildir.

Sûret/Tasavvur Rabıtasının Şart Mesabesinde Olan Adapları

1. Mümeyyiz olmak,
2. Tarikata intisap etmiş olmak,
3. Rabıtayı ramazan ayı dışında akşam ve yatsı namazları arasında yapmak, ramazan ayında ise öğle ve ikindi namazları arasında yapmak,
4. Hadesten ve necâsetten temizlenmek,
5. Namazda yapılan teverrük oturuşunun aksi şekilde oturmak,
6. Kıbleye yönelmek
7. Başından sonuna kadar gözleri kapatmak,
8. Başında ve sonunda yirmi beş defa veya daha fazla “estağfirullah” demek,
9. En az beş dakika, en fazla yatsı vaktine kadar yapmak (ramazan ayında en fazla ikindiye kadar yapmak).

Rabıtanın Akşam ve Yatsı Arasında Yapılmasının Hikmeti

Şeyh Abdurrahman Tâhî’nin (KS) buyurduğu üzere akşam ile yatsı vaktinin arasını ihya etmek Nakşibendiyye sâdâtının çok önem verdiği meselelerdendir. Bunun birkaç sebebi vardır:

1. Akşam ve yatsı vakti arasını namaz veya Allah Teâlâ’nın zikri gibi ibadetler ile ihya edilmesinin müstehab olması,

2. İnsanların bu vakitte gaflette olması. Zira Allâme Muhammed b. Muhammed el-Hüseynî ez-Zebîdî (RA) de şöyle buyurmuştur:

“Nefis bu vakitte istirahate ve yiyip içmeye bağımlıdır.”

3. Tayy-i mekânın bu iki vakit arasında olması. Nitekim Şeyh Seyyid Sıbgatullah Arvâsî (KS) de böyle söylemiştir. Tayy-i mekândan maksat şudur: Şeyhlerin ruhları (KS) bu vakitlerde doğu ve batıda dönüp durur. Kendilerinden birini rabıta edeni gördüklerinde şeyhin ruhu orada durur ve bu müride yönelir. Diğer şeyhlerin ruhları da durur, nazar eder ve bu müride yönelirler. Neticede bu müride tüm şeyhlerden bereket hâsıl olur.

Kısacası bu vakit, en şerefli ve en faziletli vakitlerden biridir. Dolayısıyla bu vakti ibadetle geçirip gaflet ve tembellikten kaçınmak gerekir. Yazının devamı.

Önceki sayfa 1 2 3Sonraki sayfa
Başa dön tuşu