Hikayeler

Yağmur Duası

İlâhi! Senin kulların üç günden beri sana el açıp diz çökerek dua ediyorlar! Sen ise onların bu samimi ve içten yalvarışlarını duymuyor, onların duasını kabul buyurmuyorsun.

Musa (a.s) ile Yağmur Duası

Bir zamanlar İsrailoğulları, büyük bir kıtlıkla karşılaşmıştı. Uzun zamandan beri bir tek damla bile yağmur düşmüyor, yapraklar sararıyor ve toprak susuzluktan yer yer çatlıyordu. Bunun üzerine bir gün Hz. Mûsa (a.s.) kendine inananları alıp yağmur duasına çıktı. Tam üç gün yağmur yağması için başta Hz. Mûsa (a.s.) olmak üzere, bütün müminler Allah’a dua ettiler ve niyazda bulundular. Fakat bir türlü yağmur yağmıyordu.

Bu durumda Hz. Musa (a.s.) merak ederek düşünmeye başladı. Yüce Allah (c.c.) bizim dualarımızı acaba niçin kabul buyurmuyor, yoksa büyük bir günah mı işledik? Şeklinde düşünürken Allah’a şöyle yalvardı:

-“İlâhi! Senin kulların üç günden beri sana el açıp diz çökerek dua ediyorlar! Sen ise onların bu samimi ve içten yalvarışlarını duymuyor, onların duasını kabul buyurmuyorsun.”

İlgili Makaleler

Hz. Musa‘nın bu içten seslenişi karşısında yüce Allah (c.c.) kendisine vahyederek şöyle buyurdu:

-“Ey Musa! Ben içinde ara bozmak için söz taşıyıcılık eden bir insanın bulunduğu bir cemaatin duasını kabul etmem.”

Böylece Hz. Musa, üç günden beri yapılan dua ve niyazların kabul edilmeyişinin gerçek sebebini öğrenmiş bulunuyordu. Fakat bu kim olabildi? Bunu öğrenmek için Allah’a şöyle niyazda bulundu:

-“Ya Rab! Yaptığımız duaların kabul edilmemesine sebep olan ve içimizde bulunan söz taşıyıcı kimdir? Onu bize bildir ki, hemen kendisini aramızdan çıkaralım ve sana tertemiz müminler olarak niyazda bulunalım” deyince, yüce Allah (c.c.) şöyle karşılıkta bulundu:

-“Ben sizi söz taşıyıcılıktan men ediyorum, bundan kaçınmanızı istiyorum, böyleyken ben nasıl olur da onu size haber vermek suretiyle söz taşıyıcı durumuna düşmüş olabilirim? Bunu yapmam. Ancak siz hepiniz birden tövbe ediniz ve bundan sonra bana yalvarınız.”

Daha sonra Hz. Musa (a.s.) ve kavmi aynı şekilde yapınca gökten bardaktan dökülürcesine yağmur yağmaya başladı.

Böyle Dua Edilir mi?

Merhum Nasreddin Hocanın, (Allah’ım bu sıkıntıyı benden alma) diye dua ettiğini duyanlar,

Hocaya sorarlar:

-“Niçin böyle dua ediyorsun, sıkıntının kalması için hiç dua edilir mi?”

Hoca cevap verir:

-“Allah-u Tealâ her sıkıntıdan sonra ferahlık, her ferahlıktan sonra sıkıntı vaad ediyor. Ben bu sıkıntıya alıştım, yeni gelecek sıkıntının ne olacağını bilmiyorum, ya sabredemeyeceğim bir sıkıntı olursa. Onun için bu sıkıntının kalması için dua ediyorum.”

Duaya Kim Amin Dedi

Süleyman (as) ‘ın zamanında kıtlık oluyor. Hayvanlar toplanıp Süleyman (as)’ da dua ediyor.Bütün hayvanlar duasına Amin diyorlar. Fakat beklemelerine rağmen yağmıyor. Bu sefer karınca dua ediyor. Hz.Süleyman (as) Amin diyor. O anda yağmur yağmaya başlıyor.

Hz. Süleyman (as) diyor ki:

-“Ya Rabbi ben ki senin peygamberinken dua ettim fakat yağmur yağmadı. Şu karınca dua etti de yağmur yağmaya başladı.”

Allah (cc)’da cevaben :

-“Ey Süleyman ! Peki bu duaya kim amin dedi ? ” buyurmuştur .

Sır burada..

Üzerimize Değil Çevremize Yağdır

Bir Cuma günü Resulullah (sav) ayakta hutbe okurlarken bir adam Mescid’e girip:

-“Ey Allah’ın Resulü! kuraklık ve kıtlıktan mallar helak oldu, yollar kesildi sefere çıkılmaz oldu. Allah’a duâ et de bize yağmur versin” der.
Resulullah (sav) elle­rini kaldırdı sonra buyurur:

(Allâhümme eğisnâ, Allâhümme eğisnâ, Al-lâhümme eğisnâ). “Allah’ım bize yağmur ver, Allah’ım bize yağmur ver, Allah’ım bize yağmur ver.”

Gökte ne bir bulut ve ne de bir bulut parçası vardı. Birden dağın arkasından kalkan şeklinde bir bulut çıkar. Göğü ortaladığı zaman yayılır. Sonra yağmur yağmaya başlar. Bir hafta yağmurdan güneşi görülmez.

Sonra ertesi cuma, aynı adam gelir.

Resulullah (sav) ayakta hutbe okuyordu.

Adam :

-“Ey Allah’ın Resulü! yağmur felâketinden mallar helak oldu, yollar kesildi. Allah’a duâ et de yağmuru bizden kessin” der.

Bunun üze­rine Resulullah (sav) ellerini kaldırdı, sonra şöyle buyurur:

(Allâhümme havâleynâ ve lâ aleynâ. Allâhümme ale’lâkâmi ve’zzirâbi ve butûni’l-evdiyeti vemenâbiti’ş-şeceri). “Allah’ım! Üzerimize değil, çevremize yağdır. Allah’ım! Tepelere, dağ­lara, vadilerin yataklarına ve ağaçların diplerine yağdır”

Hemen yağmur kesilir. Ortalığı güneş kaplar.

Antika ve Porselen Tamiri | Antika Hastanesi

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu