İslam ve İnsan
Çok Okunuyor

Kader Değişir mi?

"Dua, başa gelen sıkıntıyı gidermede ve henüz başa gelmeyeni engellemede sahibine fayda verir."

Kader Değişir mi?

Bizler, kader çizgimizin sadece yaşadığımız kısımını biliyoruz. Bundan sonrasını bilmiyoruz, ötesini göremiyoruz. Ancak Yüce Rabbimiz: “Bana dua edin; dualarınıza karşılık vereyim” (Ğâfir, 60) buyuruyor.

Dua, henüz elimizde olmayan bir nimete ulaşmak veya içinde bulunduğumuz bir sıkıntıdan kurtulmak için yapılır. Yani, bizler dua ile mevcut hâlimizin değişmesini veya iyi hâlimizin devamını istiyoruz demektir. Bu konuda Efendimiz [s.a.v] şöyle buyurmuştur:

“Kaderi ancak dua engeller. Ömrü ancak iyilikler artırır. Kul işlediği günahlar yüzünden rızkından mahrum olur.” (Hakim, Müstedrek)

Kader Değişir mi?

“Dua, başa gelen sıkıntıyı gidermede ve henüz başa gelmeyeni engellemede sahibine fayda verir.” (Tirmizi)

“Şüphesiz sadaka Rabbin gazabını söndürür ve kötü ölümü engeller.” (Tirmizi)
“Rızkının genişlemesini, ömrünün uzamasını isteyen kimse, akraba hukukunu korusun.” (Buhari)

Şartlarına uyan her dua muhakkak kula fayda verir. Duada samimiyet, iman, kalp uyanıklığı, helal lokma ve usanmadan devam şarttır. Her şey ilahi irade, izin ve kudrete bağlıdır. Ancak bazı hükümler ve sonuçlar bir takım sebeplere bağlandığı için, o sebeplere yapışan kimse, o sebebe bağlanan ve takdir edilen sonuçlara varır. Kul, bütün sebeplere yapıştığı halde, istediği ve beklediği sonucu alamaz ise, bu, duanın ve çalışmanın faydasız olduğunu göstermez. Belki, her istediği muhakkak olan tek varlığın sadece Allah’u Teala olduğunu gösterir. Şu ayet-i kerimede öğretilen ilmi ve inceliği iyi anlayalım:

“Rasülüm de ki: Ben, Allah’ın dilediğinden başka kendime her hangi bir fayda ve zarar verecek güce sahip değilim.” (A’raf 188)

Büyük arif İbnu Ata (k.s) “Hikem” adlı eserinde der ki: “Himmetler ne kadar büyük ve hızlı olursa olsun kader sınırlarını geçemez.”

Bir çeşit kader vardır ki onun gerçekleşmesi Allah tarafından kesin hükme bağlanmıştır. Bu hükmü verilen şeyin gerçekleşmesi kaçınılmazdır. Onu dua ve himmet değiştirmez. Buna “kazâ-i mutlak” denir. Yani, kesin hükme bağlanmış olması kesinleşmiş kaza demektir. Rızık, evlilik ve ecel gibi.

Bir çeşit kader vardır ki, onun gerçekleşmesi bazı sebeplere bağlanmıştır. Buna “kazâ-i muallak” denir. Yani sonucu bazı sebeplere bağlanmış kaza demektir. İşte dua, himmet ve sadaka bu kısımda fayda verir. Allahu Teala, bir hikmeti icabı o sonucu bu sebebe bağlamıştır. Kul, neyin neye sebep yapıldığını bilmediği için, sadaka, dua, tevbe, istiğfar, zikir, ibadet, taat gibi hayırlı sonuç verecek bütün sebeplere sarılmalıdır. Bunun muhakkak faydasını görecektir.

Büyük veli Mevlana Halid Bağdadi (k.s), kendisinden neslinin devamı için dua ve himmet isteyen Akka valisi Abdullah Paşa’ya şu cevabı göndermiştir:

“Biz kendimizi himmet ehli görmüyoruz. Ancak, öyle olsa bile, istenilen şeyin kaza-i muallak (meydana gelmesi sebeplere bağlanan bir kader) olduğu anlaşılmadan himmet kullanılmaz. Kesin olan kazayı (kaza-i mübremi) değil veliler, peygamberlerin himmeti bile değiştiremez. Onun sonucuna rıza gösterip Allahu Teala’ya teslim olmak gerekir. Şunu belirtelim ki, velileri inkardan sakınmak vacip olduğu gibi; onlar hakkında akideyi bozacak inanışlara gitmekten sakınmak da vaciptir. Bu aşırı ve tehlikeli inanışlar, daha çok velilere güzel zan ve aşırı muhabbet besleyen kimselerde olmaktadır. Unutmayın ki, şeytan hile ve düzen sahibidir; insanı helake götürecek her yolu dener.” ( Mektubat-ı Mevlana)

Dilaver Selvi
Kader Değişir mi?

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu