Aile ve Çocuk
Çok Okunuyor

Mahremiyet; İffetli Yaşamanın Ölçüsü

Kişinin ev içi ahvalini yabancı gözlerden saklamak için alması gereken tedbirler nasıl birer "tesettür" ise, toplum içinde mahrem alanımız olan vücudumuzun yabancılara teşhirini önlemek için örtünmek de tesettürdür.

İffetli Yaşamanın Ölçüsü Mahremiyet

Mahremiyet insanın yaratılışına dayanır. Hz. Adem ile, Hz. Havva’nın avret yerleri cennet elbiseleri ile örtülüydü. Yasak meyveden yediklerinde avret yerleri açılmış ve bu durumdan utanmışlardı. Allah onları, onların soyundan gelenleri uyarmıştı.

Şeytanın ilk hilesi olan avret yerlerini soyup, açığa çıkarması arzusunun hiç sona ermeyeceğini bize bildirerek, buna karşı çok dikkatli olmamız gerektiğini Yüce Mevlamız tekrar tekrar ifade buyurmuştur. (bk. Araf, 20-27)

Allah kullarının düşük sıfatlardan arınmaları için sınırlar ve ölçüler koymuştur. Bu sınırlara hakkıyla riayet eden Müslüman, fıtratını yani yaradılış özelliklerini muhafaza ettiği için hayâ sahibidir ve sahip olduğu bu özellik onu bazı şeyleri başkalarının görmesinden ve dikkatini çekmekten sakındırır.

İlgili Makaleler

Ev içinin namahremden korunması

Müslüman için yaşadığı ev, başkalarının serbestçe muttali olmaması gereken “mahrem” bir yerdir. Bu sebeple dinimiz evimizi yabancılara  “haram” kılmıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) başkalarının mahremiyet bölgesine izinsiz girmeyi ve başkalarının özel hallerine muttali olmayı yasaklamıştır.

Bunu fiilen kendi özel hayatında da titizlikle uygulamıştır.
Mahremiyet sadece evin içiyle dışı arasında cereyan eden bir hassasiyetin ifadesi değildir. Yüce Kitabımız, aynı ev içinde yaşayanların bile birbirlerinin mahremiyetine riayet etmeleri, hizmetçilerin ve çocukların, belli vakitlerde ebeveynin odasına girerken izin istemeleri gerektiğini ifade buyurmuştur:

Ey iman edenler! Emriniz altında bulunanlar ve içinizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra, yanınıza girecekleri vakit sizden izin istesinler. Bunlar mahrem halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Çocuklarınız ergenlik çağına ulaştıklarında, öncekiler (büyükleri) izin istedikleri gibi (her geldiklerinde) izin istesinler…” (Nur, 58-59)

Kişinin ev içi ahvalini yabancı gözlerden saklamak için alması gereken tedbirler nasıl birer “tesettür” ise, toplum içinde mahrem alanımız olan vücudumuzun yabancılara teşhirini önlemek için örtünmek de tesettürdür.

İslam alimleri, bir Müslümanın vücudunun nerelerini kimlere karşı ve nasıl örtülü bulundurması gerektiği konusunu, erkeğin erkeğe, erkeğin kadına, kadının kadına ve kadının erkeğe karşı tesettürü olarak dört başlık altında ele almışlardır. Bu bakımdan, tesettür kadın-erkek her Müslümanı ilgilendirir.

Hiçbir Müslüman erkek de tesettürden müstağni değildir. Çünkü birinin açması ve teşhir etmesi yasak olan yerlere başkasının da bakması haramdır. Bunun için aile reisi konumundaki Müslüman erkeklerin gözlerini namahremden sakındıkları gibi aile efradlarını da koruyup, sakındırmaları gerekir.

Kalbini kötü düşüncelerden arındırmak

Yüce dinimiz insanların dışa yansıyan tavır ve davranışlarını ıslah etmekle birlikte öncelikli olarak insanın iç dünyasını, kalbini kötü düşüncelerden ve kötülüğe kapı açabilecek düşünce ve duygulardan arındırmayı hedefler.

Örtünme Müslüman kadın için sadece yabancı bakışlara ve art niyetli yaklaşımlara karşı bir “korunma aracı” değildir. O, kadınla erkek arasında meydana gelmesi her an için mümkün ve muhtemel olan, meşru olmayan yakınlığı engellemenin de bir aracıdır.

Bu açıdan bakıldığında, örtünmenin şekli de ortaya çıkar. Kadın-erkek arasındaki cazibeyi, çekimi, etkilenmeyi engellemeyen örtünmenin de tesettür olmadığı anlaşılır.

Sözünü ettiğimiz bu yakınlaşmanın önüne geçmek sadece kadının görevi ve sorumluluğu değildir. Erkek de kadın kadar sorumludur. “Mümin erkeklere söyle, gözlerini harama dikmesinler, ırzlarını korusunlar. Çünkü bu daha temiz bir davranıştır.

Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Ziynetlerini (süslerinin takılı olduğu boyun, kulak, baş, kol ve bacak gibi yerlerini) açıp göstermesinler. ” (Nur, 30-31) ayetlerinde hem erkeklere, hem kadınlara haramdan sakınmanın emredilmesi, her iki cinsin aynı derecede hassasiyet göstermesi gerektiğini ortaya koyar. İffetli ve temiz bir toplum oluşturmanın tek yolu da budur. Onlar emre itaat ettiler

Tesettür ayetinin inişinden önceki dönemde kadınlar başlarının yarısını örter, başörtüsünün uçlarını arkadan bağlar, boyun kısımlarını açıkta bırakırlardı.

Ayrıca ev ve dışarı ortamlarında kadınlarla erkekler karışık bir halde bulunurdu. Tesettür emri inzal buyurulup da Efendimiz (s.a.v) tarafından tebliğ edildiğinde, erkekler evlerine gelip eşlerine bu ayeti haber verdiler.

Sahabi hanımlar da vakit geçirmeden ayette belirtildiği gibi örtündüler. O günden sonra tesettür Müslüman kadının iffet ve izzetinin ayrılmaz bir parçası oldu.

M.Saki ElHüseyni
İffetli Yaşamanın Ölçüsü Mahremiyet
Gavs-ı Bilvanisi Hz. sorular ve cevapları

Antika ve Porselen Tamiri | Antika Hastanesi

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu