Semerkand Dergisi

Cemaate Küsmek Olmaz

Cemaate Küsmek Olmaz

CEMAATE KIZIP UZAKLAŞAN KİŞİ NASIL KENDİNE ZARAR VERİYORSA, BİR İNSANI HAKSIZ YERE BU NOKTAYA GETİREN KİŞİ VEYA KİŞİLER DE CİDDİ BİR ZARAR İÇİNDELERDİR.

Zikir ve sohbet meclisleri rahmetin bolca aktığı yerlerdir. İnsanlar buralara gelerek o rahmetten nasiplenmeye çalışırlar. Ancak bazıları da vardır ki bu rahmet meclislerinin kendilerine yaramadığını düşünerek uzak dururlar. Sohbet edenin emredici tavrı, cemaatten birinin geçimsizliği gibi bahaneler rahmet meclislerinden uzak durmak için sebep sayılır. Böyle düşünenler istisnaları olsa da genelde kendi hatalarına bakmayıp başkalarının kusurlarını gözlerinde büyüten kimselerdir. Kendi hatalarını göremedikleri için de başkasının arızalarını çekilmez bulurlar.

Halbuki insan kendisinin de kusurları olduğunu bilse başkalarının kusurlarından o kadar rahatsız olmaz. İşte tasavvuf da bu düşünceyi kazandırmak ister. Bu anlayışa sahip olmak ise beğenmediğimiz insanlar ve ortamları dışlamak yerine onlarla ortak bir nokta yakalamak üzere dua ve gayret etmekle mümkündür; kaçmakla değil!

Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde cemaatten ayrı olanları şöyle uyarır:

İlgili Makaleler

-“Cemaat halinde olmanız gerekir. Ayrılıktan sakının. Şüphesiz şeytan tek kalanla beraberdir. Kim iman selametiyle ölüp cennetin tam ortasında olmak istiyorsa cemaate yapışsın. Kim iyileri sevindiriyor, kötüleri üzüyorsa o kamil bir mümindir.” (Tirmizi)

İbn Ömer’den (r.a) rivayet edilen bir diğer hadis-i şerife göre de Rasulullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurur:

-“Allah, benim ümmetimi sapıklık üzerine bir araya getirmeyecektir. Allah’ın eli, cemaatle beraberdir. Her kim cemaatten ayrılırsa, cehenneme ayrılmış olur” (Tirmizi) buyurur.

SÜRÜDEN AYRILANI KURT KAPAR

Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Şeytan, koyunun kurdu gibi insanoğlunun
kurdudur. Sürüden ayrılan ve uzaklaşan koyunu kurt nasıl kaparsa, şeytan da
cemaatten uzaklaşan insanı öyle kapar. Onun için tenha yollardan (ayrılıktan)
uzak durun. Cemaatten, topluluktan ve mescitlerden ayrılmayın!”
(Ahmed b. Hanbel) buyuruyor.

BİRBİRİMİZİN NEFİSLERİYLE SINAV EDİLİRİZ

“Kimse sizi incitemez, siz incinirsiniz” diye bir söz var. Sohbet meclislerinden yarar yerine zarar gördüğünü düşünen kimseler meseleye bir de bu açıdan bakmalıdır. Yani “Kibirli birinin kibri neden beni rahatsız ediyor?” yahut “O geçimsiz kişinin yaptıkları neden bu kadar önemli?” diye kendine sormalıdır. Olgun biri bu tür rahatsızları yok edemeyeceğini bilir ve idare etme yolunu, geçim yolunu seçer. Zira bu iş ancak Allah Teala’nın elindedir. O halde böyle durumlara “sınav” diye yaklaşmak gerekiyor. Devam ettiği sohbet meclisindeki yahut hizmetteki arkadaşlarının nefisleri ile kendisinin sınav edildiğini düşünmesi gerekiyor. Ayrıca kendi nefsinin de başkalarının sınavı olduğunu unutmaması gerekiyor.

HASTA OLMASA ZATEN DOKTORA GİTMEZDİ

Dikkat edilmesi gereken bir nokta da şu: Sohbet ve zikir meclislerine gelen insanlar Allah’ın rızasını kazanmak için oradadırlar. Bu yolda kendilerine mani olan kötü ahlaklarını güzelleştirmek, nefislerini ıslah etmek için sohbet ve zikir meclislerine devam ederler. Bu açıdan bakıldığında bu meclisleri oluşturan kişilerin hepsinin büyük küçük arızalarının olması gayet normaldir. Okuma yazmayı öğrenmek için okula giden bir insana “Neden okumayı bilmiyorsun?” diye öfkelenmek, yahut hastalığı için doktora giden birine “Neden hastasın?” diye çıkışmak ne kadar mantıksızsa, tasavvuf yoluna giren kişileri mükemmel olmamakla suçlamak da o kadar mantıksız ve yanlıştır.

Kardeşlerinde gördüğü kusurlara bakıp cemaate küsen kişinin hali pire için yorgan yakmaya benzer. En güzeli, fitneye yol açmadan bu kusurların aşılması için gayret sarf etmektir. Fitneye sebep olunacak gibiyse de o kusurların ortadan kalkması için Allah Teala’ya dua etmektir. Niyetini tazeleyip, kullar için değil Allah Teala’nın rızasını kazanmak üzere oraya gitmektir.

CEMAAT DE KENDİNE DİKKAT ETMELİ

Cemaate kızıp uzaklaşan kişi nasıl kendine zarar veriyorsa, bir insanı haksız yere bu noktaya getiren kişi veya kişiler de ciddi bir zarar içindelerdir. Allah için bir araya gelen kişilerin, her ne kadar kusurları olması normalse de böyle durumlara mahal vermemeleri gerekir. Birbirlerinin vebalini alacak hal ve davranışlarından kaçınmalıdırlar. Cemaatten biri uzaklaştığında bunun neden olduğunu kendilerine sormalı ve bu işte payları varsa kusurlarını gidermeye çalışmalıdırlar. Payları yoksa bile o kardeşlerinin gönlünü yapmalıdırlar. Bu, mümin ahlakına yakışan bir davranıştır ve ancak böyle davrandığımızda gerçek bir birlikten bahsedebiliriz.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın…” (Al-i İmran, 103) diyor. Kardeşliğin, birlik olmanın, beraber olmanın nasıl bir nimet olduğunu yaşayanlar bilir. Bu nimeti elimizden kaçırmamak için çok dikkatli ve hassas olmalıyız. İnşallah böylece rahmetin oluk oluk aktığı meclislerimiz ve o meclislerden istifademiz çoğalır.

Semerkand Aile Dergisi
M.Saki EL HÜSEYNİ

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu