Adab-ı S.Abdulhakim el Hüseyni-Minhacü's seni

Üveysilik Nedir?

Nakşibendi sâdâtlarının ruhani bir irtibatı olduğu gibi son iki silsile ile de cismani iki irtibatı vardır. Onların nispet eli elhamdülillâh- birbirine kenetlidir.

Üveysilik Nedir?

Üveysilik, Nakşibendi büyüklerimizin [kuddise sırruhüm] ıstılahında “tarikatın esasını ruhaniyetlerden alanların özelliğidir.”
Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] hayattayken onun ruhaniyetiyle manevi terbiyesini tamamlayan ve onunla bedenen bir araya hiç gelmeyen Üveys el-Karani’ye [rahmetullahi aleyh] nispet edildiği için bu özelliğe üveysilik denilmiştir.

Arif-i billâh zatlara göre irtibat bakımından ruhani nispet, cismani nispetten daha kuvvetlidir. Çünkü bu, Hak Teâlâ’nın kuluna bahşettiği ikramın alametidir. Kuşkusuz Allah Teâlâ, yüce zatına kulluk etsin diye yarattığı kulunu terbiye etmesi için sevdiği dostlarından birinin ruhaniyetine izin verir. Bu durum ehlullahın büyükleri için de böyle olmuştur.

Ruhani irtibat cismani irtibattan daha kuvvetli olduğu için Nakşibendi sâdâtları telkinde diğer silsileleri zikretmeyip sadece ruhani silsileyi zikretmiştir. Nitekim bu yolun muhabbetini tadan her ârif zat da, “Ruhların irtibatı bedenlerin irtibatından daha kuvvetlidir” demiştir.

İlgili Makaleler

Bunlarla birlikte Nakşibendi sâdâtlarının ruhani bir irtibatı olduğu gibi son iki silsile ile de cismani iki irtibatı vardır. Onların nispet eli elhamdülillâh birbirine kenetlidir. Onların silsile bağında hem ruhen ve cismen hem de his ve mana bakımından bir kopma yoktur. Bazı müellifler, “Nakşibendiler’in silsilesi kopuktur ve nispet elleri birbirine kenetli değildir” sözlerinde yanılmıştır. Çünkü onlar Nakşibendiler’in sıra sıra dizili silsilelerinden haberdar olmayıp bu eksiklikten dolayı aldanmıştır. Birçok evliya, şeyhlerin ruhaniyetinden manevi terbiye almıştır.

Nitekim Bâyezid-i Bistâmi [kuddise sırruhû] de tarikat hırkasını, İmam Cafer es-Sâdık’ın [radıyallahu anh] ruhaniyetinden giymiştir. Çünkü İmam Cafer es-Sâdık’ın [radıyallahu anh] vefatı Bâyezid-i Bistâmi’nin [kuddise sırruhû] doğumundan öncedir.

Şeyh Ebü’l-Hasan el-Harakâni, rızaya mazhar olan bu tarikatı Sultânü’l-ârifin Bâyezid-i Bistâmi’nin [kuddise sırruhümâ] ruhaniyetinden almıştır. Bu durum seyr ilallah âleminde Bâyezid-i Bistâmi [kuddise sırruhû] ona açıkça göründüğünde gerçekleşmiştir. Zira Ebü’l-Hasan el-Harakâni, Bâyezid-i Bistâmi [kuddise sırruhümâ] ile bedenen bir araya gelmemiştir.
Çünkü aralarında uzun bir zaman farkı vardır. Bâyezid-i Bistâmi [kuddise sırruhû] (848) yılında vefat etmiştir. Ebü’l-Hasan el-Harakâni [kuddise sırruhû] ise onun vefatından seneler sonra dünyaya gelmiştir.

Şeyh Bahâeddin Şah-ı Nakşibend, gizli zikri cisimler âleminde bir araya gelmedikleri halde Abdülhâlik-ı Gücdüvâni’nin [kuddise sırruhümâ] ruhaniyetinden almıştır. Çünkü aralarında silsile-i aliyyeden beş mürşid vardır. Onlar Şeyh Ârif-i Rivgeri, Şeyh Mahmud İncirfağnevi, Şeyh Ali Râmiteni, Şeyh Muhammed Baba Semmâsi, Şeyh Seyyid Emir Külâl’dir [kuddise sırruhüm].
İmâm-ı Rabbâni [kuddise sırruhû], müminlerin emiri Hz. Ali’nin [radıyallahu anh] ruhaniyetiyle terbiye olmuştur.

Şeyh Seyyid Abdülhakim el-Hüseyni de tasavvuf terbiyesini Şeyh Muhammed Diyâüddin’in [kuddise sırruhümâ] ruhaniyetinden almıştır.

Antika ve Porselen Tamiri | Antika Hastanesi

Başa dön tuşu