Hikayeler

Hüdhüd kuşu

O gece ilk soru genç bir baykuştan gelmiş. Demiş ki “sebep nedir?” Hüdhüd duraksamadan cevap vermiş: “Kaderin yoldaşlık edendir.” Bir başkası sormuş: “Aşk nicedir?” Hüdhüd cevap vermiş: “Kibriti yar çaktıysa ateşin içinde serinlemektir.” Biraz yaşlıca bir baykuş girmiş araya: “Ya ömür nedir?” Hüdhüd demiş ki “imtihanındır. Yanında götüreceğini seçtiğin zamandır.” Diğeri eklemiş: “Ya zaman nedir?”

Hüdhüd kuşu

İslâmî literatürde hüdhüd kuşunun “ebü’l-ahbâr, ebü’r-rebî, ebû ibâd, ebû seccâd” gibi birçok künyesi vardır. Belli başlı özellikleri ise şunlardır:

Toprağın altındaki suyu görür. Eşine çok bağlıdır, eşi ölünce yeni bir eş aramaz. Anne babasına karşı çok hürmetkardır; yaşlandıklarında yiyeceklerini temin eder. Annesi öldüğünde uygun bir yer buluncaya kadar onu başında taşıdığı için mükâfat olarak güzel bir tepelikle donatılmıştır. (bk. Demiri. Hayâtü’l-hayevân, Kahire 1275, 11/436-440)

İbn Abbas’ın naklettiğine göre Resûlullah (asv) hüdhüd, göçeğen kuşu, karınca ve arının öldürülmesini yasaklamıştır. Hüdhüdle ilgili yasaklamanın sebebi olarak Hz. Süleyman (as)’a su bulması ve elçilik görevi yapması gösterilir. (Kurtubî, Neml, 27/16-35. ayetlerin tefsiri)

İlgili Makaleler

Kur’ân-ı Kerim Hz. Süleyman (as)’dan bahsederken diğer vasıfları yanında kendisine kuş dilinin öğretildiğini, cinler, insanlar ve kuşlara hükmettiğini ve onlardan müteşekkil orduları bulunduğunu bildirmektedir. Âyetlerde bu konuda verilen bilgileri şöyle özetlemek mümkündür:

Bir sefer esnasında ordularıyla birlikte karınca vadisine gelen Hz. Süleyman (as) kuşları gözden geçirir ve hüdhüd’ün orada olmadığını anlar. Sebebini sorarak eğer mazereti varsa bunu ispat etmesini, yoksa canını yakacağını veya kafasını koparacağını belirtir.

Çok geçmeden hüdhüd gelip Hz. Süleyman’a onun bilmediği Sebe ülkesinden haber getirdiğini, bu ülkeyi bir kadının yönettiğini söyler ve onların dinî inançları hakkında bilgi verir. Bunun üzerine Hz. Süleyman (as) hüdhüd’e bir mektup vererek Sebe’ye götürmesini ve oradaki yöneticilerin nasıl bir karar alacaklarını öğrenmesini ister. Mektubu okuyan Sebe melikesi, ileri gelen adamlarıyla istişare ettikten sonra Hz. Süleyman (as)’a bazı hediyeler göndermeye karar verir. (Neml, 27/16-35)

Bir rivayete göre, Hz. Süleyman (as) ve ordusu konakladığında Ya’fûr adını taşıyan hüdhüd kuşu Hz. Süleyman (as)’ın konaklama işiyle meşgul olmasından faydalanarak dolaşmaya çıkar. Etrafı gözden geçirirken Sebe ülkesinin melikesi Belkıs’ın bahçesini görür ve bu yeşilliğe konar. Orada Ufayr adlı Yemen hüdhüd’ü ile karşılaşır. Ufayr kendisini Belkıs’ın saltanatı hakkında bilgi verir.

Hüdhüd, namaz vakti gelip de suya ihtiyaç duyan Hz. Süleyman (as)’ın kendisini bulamamasından endişe ederse de Ufayr ile Belkıs’ın mülkünü dolaşır. Ancak geri döndüğünde ikindi vakti olmuştur. Diğer bir rivayette, Hz. Süleyman’ın susuz bir alanda konakladığında önce insanlar, cinler ve şeytanlardan su bulmalarını istediği, daha sonra hüdhüd’ü arattığı, fakat onun bulunamadığı anlatılır. Vehb b. Münebbih’e göre ise hüdhüdün aranma sebebi nöbetine gelmeyişidir.

Bir İran efsanesine göre ise hüdhüd evli bir kadındır. Ayna karşısında yarı çıplak bir durumda saçlarını taramakta iken kayınpederi habersizce odasına girer. O anda durumundan utanıp korkuya kapılarak kuş olur ve uçar, tarağı da başında kalır. Bundan dolayı hüdhüd kuşu’nun Farsça’daki bir adı da “şâne-ser”dir (tarak başlı).

Hüdhüd kuşu hakkında bir hikaye

Hz. Süleyman’dan izin alan Hüdhüd, nice yollar aşıp nice badireler atlatıp bir yol aramaya koyulmuş. Az mı gitmiş çok mu bilinmez, kanatlarının iyice yorulduğu bir demde bir ağacın üzerine konuvermiş Hüdhüd. Gecenin karanlığı yavaş yavaş inmeye başladığında otağlarına Hüdhüd’ün geldiğini gören baykuşlar birer ikişer gelmişler. Süleyman Peygamberin can yoldaşına diz kırıp selam etmişler.

Bilge baykuşların en bilgesi “birkaç gün misafirimiz ol. Ol ki muhabbetin yolunu açalım, derdimizin dermanını sende bulalım” demiş. Teklifi kabul eden Hüdhüd, baykuş otağına misafir olmuş.

O gece ilk soru genç bir baykuştan gelmiş. Demiş ki

-“Sebep nedir?” Hüdhüd duraksamadan cevap vermiş:

-“Kaderin yoldaşlık edendir.” Bir başkası sormuş:

-“Aşk nicedir?” Hüdhüd cevap vermiş:

-“Kibriti yar çaktıysa ateşin içinde serinlemektir.” Biraz yaşlıca bir baykuş girmiş araya:

-“Ya ömür nedir?” Hüdhüd demiş ki “imtihanındır. Yanında götüreceğini seçtiğin zamandır.” Diğeri eklemiş:

-“Ya zaman nedir?”

Hüdhüd az soluklanmış. Kanadıyla genç bir baykuşu göstermiş: “Şu delikanlı için çabucak geçendir.” Sonra soruyu soran yaşlı baykuşa dönmüş: “Senin için geçmeyendir.” Sonra fısıldamış: “O’nun için olmayandır.”

Ardından hayale dalmış Hüdhüd. Tünedikleri büyük ağacın dallarının hışırtıları dışında hiç ses kalmayasıya bir sessizlik olmuş. Tane tane konuşmuş Hüdhüd:

-“Onu beklerken geçmez, o yanındayken elinde tutamazsın.” Gençlerden biri atılmış:

-“Ya o yoksa.” Hüdhüd gülümsemiş:

-“Onu bekleyemeyeceksen yahut onunla vuslata ermeyeceksen sana zaman gerekmez.”

Hüdhüd kuşu’nun belli başlı özellikleri ise şunlardır

Toprağın altındaki suyu görür. Eşine çok bağlıdır, eşi ölünce yeni bir eş aramaz. Anne babasına karşı çok hürmetkardır; yaşlandıklarında yiyeceklerini temin eder.
Annesi öldüğünde uygun bir yer buluncaya kadar onu başında taşıdığı için mükâfat olarak güzel bir tepelikle donatılmıştır.

Antika ve Porselen Tamiri | Antika Hastanesi

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu